Sadece Türkiye’nin değil dünyanın gelmiş geçmiş en iyi keman virtüözlerinden biri olarak anılan, Cumhuriyet’in yetiştirdiği en önemli değerlerden, usta sanatçı Suna Kan, 86 yaşında hayatını kaybetti. Sanatçının vefatını yakın arkadaşı, piyanist Gülsin Onay duyurdu. Onay, dün sabah sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Suna Kan’ı kaybetmişiz. Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun. Oğlu Ömer Üstel başta olmak üzere tüm yakınlarına, sevenlerine, müzik camiamıza baş sağlığı ve sabırlar dilerim. Büyük bir müzisyenimizi, yakın dostumu ve yeri doldurulamaz değerli kemancımızı kaybetmenin üzüntüsü içerisindeyim… Kalbimizde hep yaşayacak eşsiz anıları ve kayıtlarıyla…” ifadelerine yer verdi.
Tüm güzelliğiyle anılarda
Müzik tarihine imzasını yazdıran, kariyeriyle ve başarılarıyla birçok sanatçıya ilham veren Suna Kan’ın vefatı müzik dünyasını yasa boğdu. Sanatçının vefatının ardından sanat, siyaset ve akademi dünyasından pek çok isim taziye mesajı yayımladı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, taziye mesajında “Ülkemizin çok değerli keman virtüözü ve devlet sanatçımız Suna Kan’ın vefatını üzüntüyle öğrendik. Merhumeye Allah’tan rahmet; ailesine, sevenlerine ve tüm sanat camiamıza baş sağlığı diliyoruz” ifadelerine yer verildi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise “Cumhuriyetimizin çok sesli müzik alanında yetiştirdiği büyük değer, dünyaca ünlü keman virtüözlerinden, devlet sanatçımız Suna Kan’ın vefatından dolayı büyük üzüntü duydum” dedi.
Beş yaşında keman çalmaya başlayan Suna Kan, 12 yaşındayken ismine özel çıkan ve kamuoyunda “Harika Çocuk Yasası” olarak bilinen kanunla yurt dışına eğitime gönderilmişti.
10 yaşında ilk resital
Fazıl Say, “Değerli keman sanatçısı Suna Kan’ın vefatını derin üzüntüyle öğrendim. Tüm sevenlerine ve müzik camiasına baş sağlığı dilerim. Türkiye’nin değerli bir sanatçısıydı. Işıklarda uyusun” derken Cihat Aşkın “Virtüözlüğü, sanatçılığı, yol göstericiliği, oda müziği alanındaki liderliği ve bununla birlikte saymakla bitmeyecek özellikleri ile Suna Kan adı müzik tarihimize altın harflerle kazınmıştır” diye konuştu. Ayşegül Aldinç ise “Ayşegül Sarıca’nın martta hayata vedasından sonra Suna Kan’ın kaybı değerlerimizin art arda, bizi terk ettiğini, yalnızlaştığımızı düşündürüyor. Doğan Kardeş başucu dergimdi ve onların hikayelerini ilk orda okumuştum. Suna Kan o asil duruşuyla, tüm güzelliğiyle anılarımızdaki yerini koruyacak” ifadelerini kullandı.
1936 yılında Adana’da dünyaya gelen Suna Kan’ın babası Nuri Kan da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda viyola sanatçısıydı. Henüz beş yaşındayken babasından keman öğrenmeye başlayan sanatçı, Hulusi Karsel’den dersler aldı. İlk resitalini 18 Nisan 1946’da Ankara Devlet Konservatuvarı’nın konser salonunda verdi. Mozart’ın 5. Keman Konçertosu’nu seslendirdiği bu resitalin ardından “Harika Çocuk” olarak anılmaya başladı. 1948’de isme özel çıkarılan ve kamuoyunda “Harika Çocuk Yasası” olarak bilinen “İdil Biret ve Suna Kan’ın yabancı memleketlere müzik tahsiline gönderilmesine dair kanun” ile yurt dışında öğrenim görmek için devlet bursu aldı.
Ailesiyle önce Roma’ya giden Kan, birlikte çalışacağı eğitimcinin hayatını kaybetmesi üzerine Paris Konservatuvarı’na gönderildi. Gabriel Bouillon ile çalışan Suna Kan, 1952’de konservatuvarı birincilikle bitirdi. Ardından Bouillon ile repertuvar çalışmalarına devam etti ve uluslararası yarışmalara katıldı. 1955’te Viotti Yarışması’nda birincilik, 1956’da Münih Yarışması’nda ikincilik, 1957’de ise Long-Thibaud Yarışması Paris Kenti Ödülü’nü kazanarak başarısını dünyaya duyurdu. 1957’de yurda döndü ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası solist sanatçılığına atandı. 1960 yılında müzisyen ve eleştirmen Faruk Güvenç ile evlendi. Aynı yıl Türkiye’nin ilk konser piyanisti Ferhunde Erkin’le kurduğu keman-piyano ikilisi ile Türkiye’nin pek çok yerinde oda müziği konserleri ve resitaller verdi. İkili yurt dışında da çeşitli merkezlerde resitallere imza attı. Kan, daha sonra Almanya’da öğrenimini tamamlamış Gülay Uğurata ile ikili oluşturdu ve 29 yıl boyunca ikili olarak çalmayı sürdürdü. 1970’li yılların başında orkestra şefi Gürer Aykal ve Faruk Güvenç ile Ankara Oda Orkestrası’nın kuruluşunda yer aldı. Orkestra, yurt dışında 100’den fazla konser verdi; çeşitli plaklar yaptı. Sanatçı, 1977-1986 arasında Ankara Oda Orkestrası’nda başkemancı ve solist sanatçı olarak yer aldı.
Gülsin Onay 17 Mayıs’ta ziyaret ettiği Suna Kan ile bu fotoğrafı paylaşmıştı.
Türk bestecilere vefa
Suna Kan, Türk bestecilerin keman repertuvarının en iyi yorumcularından biriydi. Necil Kazım Akses’in Keman Konçertosu’nun ilk çalınışını gerçekleştiren sanatçı, Ulvi Cemal Erkin’in Keman Konçertosu ile Ahmet Adnan Saygun’un Keman Konçertosu’nu da icra etti.
‘Keman kutumu kapattım’ demişti
Uzun yıllar Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda solist ve başkemancı olarak görev yapan büyük usta Suna Kan, 1971’den bu yana “Devlet Sanatçısı” unvanını taşıyordu. Mayıs 2017’de sağlık sorunları nedeniyle uzun bir süre konser vermediğini söyleyen sanatçı “Kemanın kutusunu şimdilik, bu dünyadan gidinceye kadar kapattım” demişti. Kan, bir başka röportajında ise “50 yıldır kemanımla yaşıyorum. Hiçbir eşimle, ne annemle ne babamla, ne oğlumla bu kadar uzun yaşamadım” ifadelerini kullanmıştı.