“Bu sezon son kulübünde şampiyonluk yaşayarak Trendyol Süper Lig’e gelen kaç futbolcu var?
Dzeko, Tadic, Kent, Fred, Zaha, Tete, Ziyech, Rebic, Amartey, Onana, Piatek, Buksa, Nani… Bu oyuncuların hiçbiri son kulüplerinde şampiyonluk yaşayarak buraya gelmedi. Bir yanlışım yoksa Avrupa’da lig şampiyonluğu yaşayarak Türkiye’ye gelen tek oyuncu var; o da Sebastian Szymanski… Hem de ne şampiyonluk… Ajax ve PSV gibi iki lokomotif kulübün önünde şampiyonluk ipini göğüsledi Feyenoord.
‘9 GOL, 4 ASİSTE İMZA ATTI’
Bu çok anlamlı ve özel şampiyonlukta kaptan Orkun Kökçü ile birlikte en büyük pay sahibi olan futbolcu Szymanski’ydi. 29 lig maçında 9 gol, 4 asiste imza atan Polonyalı yıldız rüya gibi bir sezon geçirdi ve 9 milyon 750 bin euro gibi çok ciddi bir bonservis bedeli karşılığında Fenerbahçe tarafından transfer edildi.
‘G.SARAY’IN ELİNDEN SÖKÜP ALDI’
Malumunuz Fenerbahçe, Szymanski’yi Galatasaray’ın adeta ellerinin arasından söküp aldı. Sarı-kırmızılıların bitirmek üzere olduğu transferde devreye giren Fenerbahçeli yöneticiler ellerini çok çabuk tutarak, Polonyalı yıldıza 4 yıllık imzayı attırdı.
24 yaşındaki Szymanski’nin son yıllarda Türkiye’ye gelen en yetenekli ve klas oyunculardan biri olduğunu düşünüyorum. Tekniği, enerjisi, hırsı ve becerisi çok üst seviyede. Onu izlemek büyük keyif, aman nazarımız değmesin…
Szymanski’nin Fenerbahçe karnesinde hiç kırık yok. Aksine şimdiye kadar tüm sınavlardan alnının akıyla çıktı. Altı maçın hepsinde görev yapan genç yıldız performansıyla hep alkış topladı. Szymanski’nin karnesine şöyle bir bakalım…
‘BURAM BURAM BECERİ KOKAN GOL’
Gaziantep maçında Dzeko’nun attığı ikinci golün asistini yaptı. Samsunspor deplasmanında 85’te oyuna girdi, 90+8’de attığı şık golle gerilime son verdi, maçın fişini çekti. Zimbru ile İstanbul’da oynanan maçta kaleciyi de çalımlayarak attığı gol çok klastı, buram buram kalite ve beceri kokuyordu. Maribor ile İstanbul’da oynanan maçta Becao ve İrfan Can Kahveci’ye birer asist yaptı. Maribor deplasmanında attığı gol nefisti, tam bir ustalık eseriydi. Szymanski sadece 6 maça çıktı ve istatistik kağında 3 gol, 3 asist yazıyor. Takıma gol veya asist katkısı yapamadığı tek maç Zimbru deplasmanı. Bu formalite müsabakasında yalnızca 24 dakika sahada kalan Polonyalı yıldız kendini hiç zorlamamıştı.
‘6 MAÇIN 3’ÜNDE YEDEK SOYUNMASI GARİP’
İstatistikleri harika ama böyle bir oyuncunun 6 maçın 3’ünde yedek soyunması garip değil mi? Zimbru deplasmanı, İstanbul’daki Maribor maçı ve Samsunspor deplasmanında yedekti Szymanski. Zimbru deplasmanında yedek olması gayet normaldi ama Maribor ve Samsunspor maçlarına kulübede başlamasını ben hiç anlamadım. Bu maçlarda hiçbir alınganlık göstermeden 2 asist, 1 gole imza atmasını ise büyük takdirle karşıladım… Bu noktada İsmail Kartal hocaya önemli bir tavsiyede bulunmak isterim. Hocamıza futbol veya takım yönetmeyi öğretecek halimiz yok ama Sebastian Szymanski gibi A kalite oyuncular dünyanın her yerinde el üstünde tutulmayı severler ve kendilerini özel hissetmek isterler.
Onlara ne kadar değer verirseniz o kadar performans alırsınız. Szymanski bana göre 85’lerde falan oyuna girecek bir oyuncu asla değil. Büyük yatırım yapılmış çok özel bir oyuncudan bahsediyoruz…
Öyleyse, söyle hocaya Sebastian, kalbimizi kırmasın, sağlıklı ve formdaysan seni hep ilk 11’de oynatsın. Hem kendisine hem de milyonlarca Fenerbahçeli’ye ekran başında bir daha eziyet çektirmesin…
‘YOLUN AÇIK OLSUN ALTAY’
Fenerbahçe’de Altay Bayındır dönemi kapanmak üzere. Ankaragücü’nden 4 yıl önce sessiz sedasız gelerek kaptanlığa kadar yükselen Altay’ın sarı-lacivertli kulüpteki mesaisi kısa süre içinde sona erecek. Milli kaleci büyük olasılıkla Manchester United’la sözleşme imzalayacak.
Altay çok zor ve çok şanssız bir dönemde geldi Fenerbahçe’ye ve maalesef olmadı. Omuzlarındaki yük ağırdı ama her zaman elinden geldiğince taşımaya çalıştı.
Altay yüzünden puan kaybedilen 7-8 maç ancak sayabilirim. Fakat Altay sayesinde kazandığı en az 30 maçı vardır Fenerbahçe’nin…
Her neyse, ayrılıklar bazen herkese iyi gelir. Yeni yollar, yeni hedefler geleceğe dair umutları besler, yeşertir.
Yolun açık, şansın bol olsun Altay… Güzel bir iz bırakarak gidiyorsun…
Dilersen bu izi takip ederek bir gün geri dönebileceğini de biliyorsun…”