Parti Sözcüsü Deniz Yücel toplantı sonrasında, Genel Merkez’e bir basın toplantısı düzenledi. Yücel’e Genel Başkan Yardımcıları Yankı Bağcıoğlu, İlhan Uzgel ve Murat Bakan ile İstanbul Milletvekili Namık Tan da eşlik etti.
‘Cımbızlandı’
Yücel açıklamasında, TBMM’de Somali Tezkeresi üzerine söz alan Namık Tan’ın konuşmasının bir bölümünün “adeta cımbızlanarak, iktidara yakın sosyal medya üzerinden bir linç kampanyası başlatıldığını” söyledi. “Sayın Tan’ın konuşması üzerinden başlatılan dezenformasyonun peşine, AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in de takıldığını, hatta önünden koştuğunu gördük ve Tan ile birlikte ‘Mavi Vatan’ konusuyla ilgili partimizin tam bir mutabakat ve tutarlılık içinde olduğu görüşlerini siz değerleri basın mensupları ve kamuoyuyla paylaşmak üzere bir araya geldik” diyen Yücel, şöyle konuştu:
“CHP onlarca yılın emeğine dayanan Mavi Vatan uygulamalarının takipçisidir. Mavi Vatan kavramı hamaset malzemesi yapılamaz. CHP, uluslararası hukuktan doğan haklar çerçevesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin denizlerdeki meşru hak ve menfaatlerinin korunmasının her zaman savunucusu olmuştur. Ve bizim için Mavi Vatan Karadeniz, Ege Denizi ve Akdeniz’deki meşru çıkarlarımızdan bir adım bile geri atmamaktır. İstanbul milletvekilimiz Namık Tan’ın, iktidarın hamaset siyasetini ve tutarsız uygulamalarını eleştirdiği Genel Kurul konuşması üzerinden polemik yapmaya çalışacağına az önce paylaştığımız tespitlerle ilgili tutum alsınlar ve açıklama yapsınlar. Sayın Ömer Çelik’i kurumsal olarak CHP’den ve kişisel olarak da Namık Tan’dan özür dilemeye davet ediyoruz.”
Yücel, iktidarın Mavi Vatan’ı “sadece seçim dönemlerinde hatırladığını ve iç politika malzemesi olarak kullandığını”, AK Partililerin Tan’ın “iktidarın hamaset siyasetini ve tutarsız uygulamalarını eleştirdiği konuşması üzerinden polemik yapmaya” çalıştığını söyledi.
Ne demişti?
TSK unsurlarının iki yıl boyunca Somali’de görevlendirilebilmesine ilişkin tezkerenin TBMM Genel Kurulu’nda cumartesi günü yapılan görüşmelerinde CHP’li Tan, şunları söylemişti: “ABD’nin Irak’ı işgali sırasında iktidara gelen AKP, yerini sağlamlaştırdıkça dış politikada etkinlik ile işgüzarlığı karıştırmaya yöneldi. Ulusal çıkarların korunmasına odaklı dış politikayı özgüven eksikliği saydı. Âdeta ‘Lafla peynir gemisi yürümüyor’ deyişini yanlış çıkarmak için dış politikayı her koşulda bağırıp çağırarak yürütmeyi yeğledi. Orada da durmadı; yeri geldi, Osmanlı’yı ihya hayalleri kurdu; sınır ötesi harekâtlarla yetinmedi, denizaşırı maceralara yeltendi. Bir ara tutturduğu mavi vatan masalından -o da koşulların zorlamasıyla yani ekonominin iflası kapıya dayanınca- neyse ki oldukça çabuk yüz geri etti.”