Dosyada gizlilik kararı bulunduğunu hatırlatan Gürcün, bu duruma riayet etmek kaydıyla önemli gördükleri hususları anlatmak istediğini belirterek, “Hep söyledik; burada Tekirdağ kamuoyunun içinin rahat olması gerekiyor. Etkin bir soruşturma yürütüldü ve bu soruşturma gerçekten çok taraflı ve ilk başta söylediğimiz gibi henüz daha raporlar gelmeden, ATK raporları henüz daha ulaşmadan savcılık itirafları aldı ve suçtaki suçlar sübut bulmuş oldu. Ayriyeten ATK raporlarıyla durum tescil edilmiş olacak. Böyle önemli bir durumda kamuoyunun tabii ki sessiz kalmaması, buradaki sürece karşı etkin bir soruşturma yürütüldüğünün bilinmesi gerekmekte. Biz de bu anlamda Tekirdağ Barosu olarak bu sürecin doğru şekilde yürütüldüğünü bir kez daha bilinmesini istiyoruz. Bu vesileyle soruşturmayı yürüten soruşturma makamlarını keza emniyet müdürlüğümüzü ve bebeğimizin sıhhati için dört gözle çalışan hastane yönetimimizi kutluyoruz. İnşallah S.Y. bebeğimiz sağlığına kavuşacak. Az önce toplantıya girmeden önce başhekimimizle bir görüşme gerçekleştirerek sağlık durumu hakkında son bilgiyi de aldım. Çocuğumuzun sağlık durumu şu aşamada kötü stabil olarak devam ediyor. Ne yazık ki beyin kanamasının etkileri birden fazla yerde meydana geldiğinden, beyin kanaması birden fazla yerde ortaya çıkınca bebeğimiz ciddi bir travmayla karşı karşıya. Dualarımız bebeğimizle. Bunun da bilinmesini istiyorum” dedi.
‘EVDE BAŞKALARI VARKEN KAPIYI KAPATMIŞLAR’
Şiddet ve cinsel istismara uğrayan S.Y.’nin durumunu annesinin gizlediğini anlatan Gürcün, “Bu anlamda çocuğun bugünkü sağlık durumunun ortaya çıkmasına sebebiyet veren aslında bu geç müdahale olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Şöyle bir ifade edebileceğimiz bazı bilgiler size paylaşmak istiyoruz. Bugün keşif yapılan mahallede, olayın oluş biçimiyle ilgili de bir çalışma yürütüldü. Cinsel istismar vuku bulduğu sırada evde başka çocukların da olduğu ve çok yaşlı durumda olan bir babaannenin bulunduğunu biliyoruz. İki şüpheli, iki suça sürüklenen çocuk kapıyı kapatarak ne yazık ki çocuğumuzun üzerinde bu elim fiilleri gerçekleştirdiklerini öğreniyoruz. Savcılık makamları tüm dijital verilere el koymuş durumda. Bunlar inceleniyor. Başkaca suç ve suç şüphesi orada tutulacak ne varsa bunlarla ilgili de ek tahkikat yürütüleceğini, soruşturma makamlığından edindiğimiz bilgiler olarak sizlerle paylaşıyoruz” diye konuştu.
‘ANNE 2 AY ÖNCE CEZAEVİNDEN ÇIKMIŞ’
Başkan Gürcün, S.Y.’nin birden fazla noktada beyin kanaması geçirdiğini belirterek, “Bu da durumun aslında ağırlaştıran bir etkin olarak karşımıza çıkıyor. Burada anne figüründen biraz bahsetmek gerekirse; anne olaydan yaklaşık 2- 2.5 ay önce cezaevinden tahliye edilen bir kişi, uyuşturucu kullanmak ya da satmak suçlamasıyla gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor. Tutuklandığı süre boyunca çocuklarına teyzeleri göz kulak oluyor. Ancak çıkar çıkmaz tekrar çocuklarını alıyor. Ve olayın meydana geldiği evin karşısında bulunan evi, şüphelilerden birinin evi olan yerde geçici bir barınma yapıyor. Bu sırada da çocuğunu karşı komşundaki eve bırakıyor. Olay oluş biçimi bu şekilde. Şunu ifade etmek gerekiyor; olay ilk ortaya çıktığında bir üvey baba cinsel istismarı olarak ifade edildi. Ancak burada şunu biliyoruz ki; yetişkin şüphelilerin her ikisi de bu anlamda bir baba ya da üvey baba değiller. Burada hali hazırda Bakiye hanım evli durumda ancak 4-5 yıldır evli olduğu kişiyle görüşmüyor. Yine çocuğun biyolojik babası başka bir şehirde yaşamakta, Malkara’da yaşamıyor. O da çocuğunu kabul etmemekte. Velhasıl aslında göz göre göre gelen bir olaydan bahsediyoruz” diye konuştu.
‘VÜCUDUNDA DİŞ İZLERİ VAR’
Bebeğin vücudunda diş işleri bulunduğunu söyleyen Gürcün, “Diş iziyle ilgili yaptığımız görüşmelerden edindiğiniz bilgi diş izinin varlığını doğruluyor. Bu anlamda sayısal olarak şu kadardır dememiz pek mümkün değil. Ancak diş izleri var ve bu diş izlerinin şüphelilerin çene yapılarının hangisine uyduğunu da çıkartılması için Adli Tıp Kurumu’na bunlar örnekler gönderildi. Henüz daha bir dönüş olmadı. Bu aşamada tahkikat devam ediyor diyebiliriz. Tekirdağ Barosu olarak etkin soruşturma yürütülmesi için tüm imkanlarımızı seferber ederek bu dosyayı takibimize aldık. Gerek çocuk hakları komisyonu başkanımız ve yönetimi olsun, gerek yönetim kurulu üyelerimiz olsun, biz bu süreci sonuna kadar takip edeceğimizin bilinmesini isteriz. Ne yazık ki toplumumuzda ve sosyal medyada bu tür olaylar çıktığı andan itibaren ilk yazılan şey ‘idam istiyoruz’ olur. Biz bir hukuk kurumuyuz. Yasalara bağlı ve yasaların bu anlamda doğru uygulanması için görev alan kişileriz. Türkiye’de biz bir idam tartışmasının açılmasını doğru bulmuyoruz” ifadelerini kullandı.
‘HASTANEYE GÖTÜRMEDİ’
Gürcün, anne Bakiye Yeniçeri’nin cezaevinden çıktıktan sonra çocuklarla ilgili takibin yapılıp yapılmadığı konusunda bilgileri olmadığını belirterek, “Bunlar elbette zaman içerisinde ortaya çıkacak hususlar. Yani aslında Bakiye’nin burada yaptığı davranış aslında klasik anlamda bir anneden bahsetmiyoruz. Yani çocuğunun düştüğünü, zarar gördüğünü bile bile tekrar aynı yere bırakıyor. Delilleri görüyor, karartmaya çalışıyor. Gizlemeye çalışıyor. Soruşturma makamına da bilgi vermiyor. Bilgi vermediği gibi çocuğunun bu noktaya evrilmesine giden süreçte hastaneye götürmeyerek onun beyin kanaması geçirdiği halde, hastaneye götürmeyerek çocuğun uyanmamasına sebep oluyor ve en son hastaneye getiriyor. Yani aslında burada bir ihmaller var. Yani aslında bir yetkinliği yok. Yani devletin bir çocuğa bakma yükümlülüğünü yerine getiremeyeceği olduğunu tespit edebilmesi durumunda bu çocuğun zaten koruma altına alması gerekiyor. Zaten dikkat ederseniz başında ne dedim? Savcılık tekrar bu çocuk düşme şikayetiyle gelince zaten hiç daha istismar vakası ortaya çıkmadan doğrudan çocuğu koruma altına alınması ile ilgili yazıları yazıyor. Yani soruşturma makamı o anlamda gerekeni yapıyor ama acaba öncesini bir denetleme makamı olarak bakanlık yetkilileri bir şey yaptılar mı? Onu henüz bilmiyoruz. O konu da dediğim gibi ilerleyen aşamalarda değerlendirilecek hususlar” dedi.
‘ABLASI KONUSUNDA DOSYAYA YANSIYAN BİR DURUM YOK’
Bebeğin devlet korumasına alınan 5 yaşındaki ablasının durumuna değinen Gürcün, şunları söyledi:
“Ablasıyla ilgili de savcılık makamıyla yaptığımız görüşmelerde bu çocuğun da acaba böyle cinsel istismar olma vakasına karşı karşıya kalıp kalmadığı yönünde bir muayenesi ve diğer psikologlar eşliğinde görüşmeleri yapılmış olup ve şu an dosyaya yansıyan bir durum yok. Yani çocuğumuzda çok şükür böyle bir durum yok. O da zaten biliyorsunuz devlet koruması altına alındı. Artık o da bu süreçte bu şekilde devam edecek. Ailesiyle ilgili de dediğim gibi kısa bilgiler verdik sizlere. Yani Bakiye’nin özellikle iki ablası da irtibata geçti benimle. Buradaki olayda gerçekten tabii şunu da ifade etmek gerekiyor. Biz toplumsal olarak çok tepki gösteriyoruz. Özellikle sosyal medyadan bu konularla ilgili yazıp çizen çok sayıda insan da var. Burada sakin olmak gerekiyor. Aileyle ilgili işte bu ablalarla ilgili de bazı bize ulaşan şikayetler oldu. Sosyal medya üzerinden yayılan yalan haberler var. Asılsız iddialar var. Bunların hepsini aslında biz biliyoruz, adaletin işlemesini zorlaştıran hususlar. Yani savcılık dosyaya el koymuş vaziyette. Süreci yürütüyor. Biz Tekirdağ Barosu olarak gözlemlemeye devam ediyoruz. Onu takip etmeye devam ediyoruz. Yani tam bir koordinasyon halindeyiz ve bu konuda tüm herkesin içinin ferah olması gerektiğini söylüyoruz. Aile de zaten yani Bakiye’nin ablası, babası, çocuğu takip ediyorlar. Onun sağlık durumuyla yakından ilgileniyorlar. Bunlar da Bakiye’nin, çocukların ve yetişkinlerin kim suçluysa en ağır ceza alması gerektiğiyle ilgili bizim bu çağrımız bu taleplerimize olumlu yanıt vererek onlar da bizim yanımızda bulunacaklarını ifade ettiler. Baro olarak biz hem yerelde hem ulusal düzeyde bu tür yaşanmaması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmasını, çocuk haklarının daha güçlü bir şekilde korunmasını talep etmeye devam edeceğiz. Toplumun her bir ferdinin haklarını eşit bir şekilde korunması adına üzerimize düşen sorumlulukları yerine getireceğimizin kimsenin şüphesi olmadığının altını çiziyorum.”
Tutuklanan 2 çocuğun durumunu anlatan Gürcün, “Bu çocuklar 15 yaşından küçükler. Ve 15 yaşından küçük oldukları için ki ikisi de suça sürüklenen çocuk olduğu için konuşuyorum, bunları zaten Türk Ceza Kanunu 31’inci maddesinin ikinci fıkrasında ne kadar ceza alacakları yazıyor. Yani alacakları ceza zaten yarı oranında indiriliyor veya ağırlaştırılmış müebbetse, müebbet hapse ya da daha az cezalara, o sürede daha düşük cezalara çevriliyor. Bunlar da çocuk ve onların da ceza kanunu kapsamında özel düzenlemeler gereğince yarı oranına kadar cezaları indirilebilen bir süreçten bahsediyoruz. Bu da tabii ki ceza infaz kurumunda geçirecekleri bu süreçleri kişilerin, çocukların etkin bir şekilde devletimizin onları rehabilite etmesi gerektiğini aslında ceza infazının temel amacı biliyorsunuz rehabilite ve topluma kazandırılmaları olduğunu bir kez daha söylemek gerekiyor. Bu anlamda da Ceza İnfaz Kurumlarımız bu çalışmaları yürütecekler diye düşünüyoruz” dedi.