Derleyen: Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr – Tarihe iz bırakan pek çok garip savaş yer alıyor. Bunlardan biri de Timurlu İmparatorluğu’nun kurucusu olan Timur ile Osmanlı Padişahı arasında yaşanmıştı. İki Türk lider arasındaki savaşın akıbetiyle ilgili ya Timur ya I. Beyazid’i namıdiğer Yıldırım Beyazid haksız bulunuyor. Mektuplarla başlayan husumet kanlı bir savaşa döndükten sonra I. Bayezid’in başına gelenler ise hâlâ birçok tarihçiyi şüpheye düşürüyor. ‘Yıldırım Bayezid normal bir şekilde mi öldü yoksa kafasını Timur’un hapsettiği kafese vurarak yaşamına son mu verdi?’ gizemine Ord. Prof. Dr. Mehmet Fuad Köprülü’nün yaklaşımı ise bir hayli ilginç.
Tarih kitaplarının sayfalarını karıştırdıkça 1402 yılında yaşanan Ankara Savaşı’nın ardından Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid’in başına gelenler ve ölümü, hâlâ büyük bir gizem barındırıyor. Özellikle de savaşa giden süreç içerisinde iki liderin arasındaki mektuplaşmalar, tarihçilerin hâlâ tartışmaya devam ettiği konulardan biri.
Tarihçilere göre Timur, aslında Osmanlı’yla savaşmaktan çekinen bir liderdi. Osmanlı’nın cihat anlayışıyla savaşıyor olması onu geride tutan etkenlerden biriydi. Çünkü bu anlayışla savaşan bir devlete saldırması devletin ileri gelenleri tarafından hoş karşılanacak bir durum olmazdı, üstelik Osmanlı Devleti’nin savaş becerileri de görmezden gelinecek bir konu değildi.
‘EY İHTİYAR KÖPEK…’
Ancak günümüzde Ankara Savaşı olarak bilinen savaş için I. Bayezid’in bakış açısı çok daha başkaydı. Osmanlı padişahına göre Anadolu’da Timur’u yenmek öyle çok da zor değildi. Üstelik kazanacakları bu zafer devletine güç ve şeref getirebilirdi. İki liderin arasındaki gerilim mektuplarına da yansıyordu. Bayezid’in Timur’a yazdığı mektuplardan biri ise şöyleydi:
“Ey ihtiyar köpek, tekfurdan daha şiddetli kâfirsin. Mektubunda bizi korkutmak ve hileyle kandırmak istemişsin. Osmanlı sultanlarını, Acem padişahlarına benzetme. Osmanlı askerleri de ne Kıpçak ülkesi Tatarı gibi sıradan insanlar ne de Hint toplulukları gibi başı boş, sere serpe avare kalabalıklar değildirler. Osmanlı askerleri, Irak ve Horasan askerleri gibi hamiyetsiz ve perişan olmayacak kadar onurlu askerlerdir.”
TARİHÇİLERİ İKİYE BÖLEN İDDİA
Osmanlı padişahından böylesine sert mektuplar alan Timur da benzer şekilde cevaplar vermişti. Bu mektuplardaki ifadeler yerini zamanla daha diplomatik bir üsluba bıraktı. Mektuplar nihayetinde iki Türk lider kaçınılmaz olarak savaşa sürüklendi ve Osmanlı, Timur İmparatorluğu’na yenik düştü. Savaşın ardından esir düşen Yıldırım Bayezid’in durumu oğulları arasında bir taht mücadelesine neden oldu. Ancak asıl gizem, Timur’un eski padişaha nasıl davrandığı ve onu Semerkant’a nasıl götürdüğü konusunda ortaya çıktı.
Bazı kaynaklara göre Timur, Bayezid’i saygılı bir şekilde karşılamış ve ona iyi bir muamelede bulunmuştu. Ancak Arap, Bizans ve birkaç Osmanlı kaynağına göre Timur, Bayezid’i demir bir kafese hapsetmişti.
Bu iddia, Osmanlı tarihçileri arasında yıllar boyunca çeşitli tartışmalara neden oldu. Avusturyalı tarihçi Joseph von Hammer, Bayezid’in demir kafes içinde kafasını vurarak yaşamına son verdiği iddiasını reddedenler arasında yer aldı. Diğer yazarlar ise bu iddianın gerçekliğine inanmayı tercih etti. Bazıları demir kafesin bir tahtırevan olabileceğini savunurken diğerleri de bu hikâyenin tarihi bir gerçek olduğunu savundu.
Yıldırım Bayezid’in kafesteki temsili hali
‘SEMERKANT’A GÖTÜRMEK İSTİYORDU’
Ord. Prof. Dr. Mehmet Fuad Köprülü, tarih boyunca kafa karışıklığı yaratan konuya farklı bir açıdan yaklaştı. Dönemin önemli kaynaklarını inceleyen Ord. Prof. Dr. Köprülü, benzer uygulamaların daha önceki tarihlerde de görüldüğünü belirtti. Bayezid’in demir bir kafese hapsedilmesinin tarihi bir olay olabileceğini söyleyen Ord. Prof. Dr. Köprülü, şu satırları kaleme aldı:
“Bu mes’ele hakkında –şimdiye kadar müracaat edilmemiş olanlar da dahil olmak üzere– hemen bütün membaların ve bilhassa şark membalarının tarihi kıymetleri bakımından tetkik ve mukayesesi suretiyle yaptığımız bu küçük araştırma, bu demir kafes rivayetinin halk muhayyelesinde doğmuş bir masal değil, tarihi bir vakıa olduğunu, çok kuvvetli bir ihtimalle meydana çıkarmış oluyor ve bu suretle Gibbon’un vaktile büyük bir tarihci sezgisiyle vardığı neticeyi büyük bir nispette kuvvetlendiriyor.”
Ord. Prof. Dr. Mehmet Fuad Köprülü’nün tespitlerine göre Timur, Bayezid’i kafese koymuş ve Semerkant’a götürmek istiyordu. İddialara göre bunlara katlanamayan padişah, güçlü iddiaların savunduğu üzere yüzüğündeki zehri içerek, zayıf iddialara göre ise kafasını kafese vura vura yaşamına son vermişti. Üstelik tarihçilere göre iki lider arasındaki sert mektupların çoğu da asılsızdı.